İçeriğe geç

Anton Çehov – Altıncı Koğuş Kitap Özeti ve İncelemesi

1892 yılının Kasım ayında yayımlanan Anton Çehov’un Altıncı Koğuş adlı kısa hikâyesi, birçok filme uyarlanmış ve Tarkovsky’nin Mirror filmine de etkisini yansıtmıştır. Altıncı Koğuş’u okuduktan sonra onu bir devrimci yaptığında inanan Vladimir Lenin daha sonrasında Altıncı Koğuş üzerine “Kesinlikle 6. Koğuş’a kapatıldığımı hissettim!” cümlelerini dile getirmiştir.

Varoluşsal kriz, toplumsal yargılar, ihmalkârlık, cefa ve çeşitli sıkıntıları Altıncı Koğuş’unun temasında işleyen Çehov, durum hikâyeciliğinin büyük bir örneğini bu eserinde de yansıtıyor. Yazarın, nereden bakarsanız yetmiş sayfalık bir eser içerisinde büyük sorunları tek bir koğuş içerisinde masaya yatırmasıyla o dönemki Rusya’nın kalıplaşmış argümanlarına iğne soktuğunu fark edeceksiniz.

Altıncı Koğuş’ta; küçük bir kasabanın doktoru Andrey Yefimitch ve onun paranoyak hastası Ivan Dmitritch arasındaki felsefi çatışmaları ele alınır Çehov. Ivan Dmitritch, Andrey Yefimitch’in ancak bu acıyı çekerse kendisini anlayabileceğini öner sürer. Eser, bu iki karakter arasındaki diyaloglara değinmek üzere hazırlanırken toplumun kökleşmiş bakış açısı yüzünden bütün ilgi ve odak kayar, bütün herkes Yefimitch’in Dmitritch’ten bir farkı olmadığını düşünür. Bundan dolayı Dr. Andrey Yefimitch Ragin kendini Altıncı Koğuş’un parmaklıklarının arkasında bulur.

Ivan Dmitritch Gromov, kardeşini üniversite son sınıfta, babasını gereksiz suçlamalarla hapishane duvarında tifodan, annesini ise yokluktan kaybeden, işsiz, kitap okumaktan başka bir alışkanlığı olmayan, halk tarafından Vanya diye çağırılan, herkesin okuması gerektiğini söyleyen kendi halinde bir kimse.

Ama birdenbire başlayan takıntıları onun sonu kötü bir yerde konaklamasına sebebiyet verecekti. Bir cinayet işlendiğinde suçun kendisine ait olmadığını belli etmek için her şeyi yapardı. Oysaki bu garip haller ve takma tavırlar onun üzerinde fazla duramadı ve bir gün kafayı sıyırdı. Doktor eve gelip ona ilaçlar yazmış olsa da parasızlıktan dolayı tedaviye devam edemedi ve hastaneye alındı. Burada hastalarla geçinemeyen Ivan Gromov akabinde Altıncı Koğuş’un haşmetinden kaçamadı ve buraya alındı.

Andrey Yefimitch devreye girdi. Yoğun sorunlarla cebelleşti. Kendini bir anda Altıncı Koğuşta buldu ve felç geçirerek hayatını burada kaybetti. Bir gün bile fazla geldi ona. Oysaki Dr. Andrey Yefimitch Ragin, kendi halinde, etliye sütlüye karışmayan, kendini aşan sorunlara asla parmak sokmayan, gelişigüzel yaşayan, her gün kitap okuyan, sakin bir adamdı.

Tek arkadaşı posta müdürü olan Mihail Averyanitch’ti. Gelgelelim ne zaman ki Andrey Yefimitch ile Dmitritch arasındaki diyaloglar çoğaldı o zaman Mihail Averyanitch bütün her yere dikkat çektirerek aziz dostunun hasta olduğunu dile getirdi. Bu vakitten sonra gayet kendi halinde olan bu adamcağız herkes tarafından bir hasta, bir deli olarak görülmeye başladı.

Bütün bu suçlamalar üzerine yine kişiliğini bozmayan, tek kelime etmeyen Dr. Andrey Yefimitch Ragin, Altıncı Koğuş’un arkasında, oda arkadaşı Ivan Dmitritch ile aynı yerde kendini bulduğunda işte o zaman bütün her şeyi anladı. Çünkü Ivan Dmitritch dile getirdiği acı kavramını doktoruna açıklamıştı. O sıralar özgür bir adam olduğu için Andrey Yefimitch bunlara takılmamıştı. Ama şimdi, bu koğuşun içinde kendini bulduğunda acıyı deneyimledi ve ancak o zaman Gromov’un ne demek istediğini anladı.

Dr. Andrey kendi hayatının önemini sürekli sorguluyordu. Ruhun ölümsüzlüğünü dile getiriyordu. Fakat bu sıradanlık onu ömrünün başından sonuna kadar takip etmişti. Hayat bir kez gidince unutulacaksa yaşamanın bir anlamı yoktu. Ve böylece, etrafındaki dünyanın dağılıp dağılmadığını umursamadan her gün yaşamına devam etti çünkü çok uzun bir süredir içindeki dünya kaybolmuştu. Bundan dolayı doktorun gerçeği anlaması ancak onun ölüm anındayken olur.

Doktor Andrey, Gromov ile konuşmaya başladığında ve diyalogları arttığında, kasaba halkı ona neden Dmitritch ile konuştuğunu sormak yerine, arkasından dedikodular yaymaya başladı. Bu tür eylemlerle Anton Çehov, merhamet göstermekten çok en son dedikodularla ilgilenen kasaba halkının yanlış yerleştirilmiş normlarını vurgulamış oldu. Kasaba, Ragin’in rızası olmadan akıl sağlığını değerlendirmek için vasıfsız kişilerden oluşan bir konsey kurdu. Nedendir bilinmez tüm bu eylemler ve toplantılar asla doktora söylenmedi. Buradaki hastaların uğradığı mağduriyete hiçbir ses çıkarmayan ve önlem almayan doktor nihayetinde kendini bu hastaların arasında bulur.

Altıncı Koğuş Kitap İncelemesi ve Yorumu

Altıncı Koğuş kısacık bir öykü olmasına karşın oldukça sıradan olaylara farklı bakış açılarıyla bakmanıza fırsat tanıyor. Muhtemelen her gün belki de her dönem tekrar eden, alışılagelmiş bazı yaklaşımları oldukça titiz anlatan Çehov karşısında yeniden fark edebiliyorsunuz.

Acı çekmiş birisiyle acıyı anlayan birisi arasındaki ince çizgiye Dmitriç ve Yefimiç arasındaki şu diyalogla yakından bakıyoruz:

“Gerçeklikle hiçbir bağınız yok. Hiçbir zaman acı çekmemişsiniz, yalnızca bir ayyaş gibi başkalarının acılarıyla beslenmişsiniz. Ben ise doğduğum günden bugüne kadar hep acı çektim. Bu yüzden açıkça şunu söyleyebilirim ki, kendimi sizden üstün ve bütün ilişkilerde daha yetkin görüyorum. Siz bana akıl veremezsiniz.”

Bunun üzerine Anton Çehov, acının derinliğine iniyor ve tıp bilgisini konuşturuyor:

“Bir canlı ne kadar basitse o kadar az duyarlıdır ve uyarılara karşı daha zayıf karşılık verir. Ne kadar gelişmişse, gerçekliğe karşı daha fazla duyarlıdır ve daha enerjik bir biçimde tepki verir.”

Nereye giderseniz gidin, nerede olursanız olun ve nerede bulunursanız bulunun her toplumda aşılamayan ve süregelen birtakım sorunlar vardır. Bu sorunları çoğu insan fark etmez. Fark edemedikleri için sorgulayamazlar. Doğduklarında o sorunlarla birlikte yaşamış ve onlarla adapte olarak büyümüşlerdir. Geldikleri gibi gitmektedirler ve konformist bünyeleri asla soru sormaya elverişli değildir. Nitekim bazı insanlar vardır ki, bu tarz toplumsal sorunların bilincindedir. En ufak bir çatlamada dahi zayıf yönü çok net görürler. Bu tarz insanlara okumuş, gören gözlü kimseler denir. Anton Çehov ise sözgelimi bu iki taraftaki insanı aynı kefede birleştirerek avazı çıktığı kadar bağıran okumuş bir kimseyle, olduğu gibi yaşamaya çalışan birini deliler hastanesinde buluşturmuştur.

Varoluşsal kriz, toplumsal yargılar, ihmalkârlık, cefa ve çeşitli sıkıntıları Altıncı Koğuş’unun temasında işleyen Çehov, durum hikâyeciliğinin büyük bir örneğini bu eserinde de yansıtıyor. Yazarın, nereden bakarsanız yetmiş sayfalık bir eser içerisinde büyük sorunları tek bir koğuş içerisinde masaya yatırmasıyla o dönemki Rusya’nın kalıplaşmış argümanlarına iğne soktuğunu fark edeceksiniz.

00:00 Altıncı Koğuş: Anton Çehov ve Altıncı Koğuş Üzerine
01:00 Altıncı Koğuş: Yaşanılan Olaylar ve Altıncı Koğuş’un Konusu
04:03 Altıncı Koğuş: Karakter Analizleri ve Eser Teması Üzerine

Anton Çehov – Kara Keşiş İnceleme ve Özet:    • Anton Çehov – Kara Keşiş
Jack London – Martin Eden İnceleme ve Özet:    • Jack London – Martin Eden.
Dostoyevski – İnsancıklar İnceleme ve Özet:    • Dostoyevski – İnsancıklar
İvan Turgenyev – Babalar ve Oğullar İnceleme ve Özet:    • İvan Turgenyev – Babalar ve Oğullar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir