İçeriğe geç

The Others Film İncelemesi ve Özeti | Diğerleri (2001)

Alışılagelmiş olan cinli perili filmlerin günümüz şartları içinde bayatladığını yani artık sıktığını söylemek mümkün. Bu klişeleşmiş türde farklı bir bakış açısıyla 21 yıl önce çıkmış The Others, hepimizin bildiği o korku filmlerinin alıştığımız hikâyesinden kendini sıyırarak olayları bambaşka bir şekilde işliyor. Film dekor ve kostümler yönüyle de en az konusu kadar, hemen her imgesiyle türünün apayrı örneklerinden biri. Spoiler olmasa, direkt olarak size konuyu anlatmak isterdim. Sanırım kısaca şunu diyebilirim: Işığa duyarlı iki çocuğunu yaşadığı esrarengiz şatoda sağlıklı büyütmek isteyen genç bir kadının adım adım deliliğe doğru gitmesini konu ediniyor.

İzlemeyenler için şunu söylemek istiyorum: Oyunculuklar şahane öncelikle. Öyle “aman önüme hayalet çıktı bağırayım, seyirciyi de bu tiz sesimle korkutayım,” düşüncesi benimsenmemiş. He, arkada gerilim müzikleri var ve görevlerini fevkalade yerine getiriyor, özellikle piyano ve viyola sesleriyle verilen gerilim adım adım içinize çektiriyor sizi. Yani dekor ve sesler bakımından hiçbir yetersizlik, başarısızlık göremezsiniz bu filmde.

Nicole Kidman anne karakteri olan Grace Stewart’ı canlandırıyor bu filmde. Kidman burada 33 yaşında. Bu genç ve harika oyunculuğuyla birlikte iki çocuğun paranoyak annesini oldukça gerçekçi bir biçimde canlandırıyor. Ki bu da bizi karaktere çok çabuk ısındırıyor. Ama bu Grace Stewart karakterinin dine olan bağnazlığı ne yazık ki ona “cahil” gözüyle bakmamıza engel olamayacak. Çocuklarını dindar bireyler olarak yetiştirmeye çalışması, İncil’i çocuklarına zorla ezberletmesi, Tanrı’ya olan koşulsuz ve sonsuz bağlılığı aslında Grace’in hayaletlere asla inanmayacağının bir göstergesi.

The Others Film Özeti

Anne ve Nicholas adındaki bu iki küçük çocuğunun hayaletlerle ile ilgili söylentileriyle başa çıkmaya çalışıyor aslında Grace film boyunca. Bu kadına hayaletlerin “hayal ürünü” gibi gelmesi dinine olan inancından kaynaklı. Tabii ki bu düşünce film ilerledikçe değişecek. Akabinde eve gelen 3 hizmetçinin filmin düğüm kısmında Grace’e büyük katkısı olacak. Tabii bu katkının da bir sonucu var.

Gelelim bu üç hizmetçiye. Dilsiz Lydia, Mrs. Bertha Wills ve Mr. Edmunt Tuttle adlarında bu üç hizmetçinin aktardığına göre, bu hizmetçiler daha öncesinde bu evde çalışmışlar. Ama nedense Bertha’nın ilginç hal ve hareketlerinden dolayı Grace bu hizmetçilere hiç güvenemez. Bu sahneyse Grace’in bu hizmetçilere olan şüphesinin arttığı ilk sahne.

Ayrıca Grace, bu üç meçhul hizmetçilerin öncesinde çalışan hizmetçilerin burada ilginç bir şekilde ortadan kaybolduğunu söyler. Bu faili meçhul olaydan sonra onlara evin kurallarını açıklar. Kurallar bir hayli enteresandır. Misal, evin bir kapısı kapanmadan diğer bir kapısı asla açılmaz. Müzik odasına çocukların girmesi kesinlikle yasaktır. Ve perdeler çocukların hastalıklarından ötürü onlar geçerken asla açılmaz. Bu ve bunun gibi katı kuralları olan bu evde oldukça zor şartlar altında yetişen çocukların psikolojik durumları göz önüne alındığında onların hayaletler ile ilgili sanrılar görebileceği gayet normal, değil mi? Gelgelelim Anne’in gördüğü Victor adındaki bir çocuğun yani hayaletin evin odalarında geziyor oluşu ev içerisinde büyük bir kargaşa yaratacaktır. Çünkü bu hayaleti yalnızca bu küçük kız görüyordur ve kardeşi Nicholas’a da kanıtlamak istemektedir. Böylelikle Anne’nin küçük kardeşi Nicholas’ın hayaletlere olan inancı burada körüklenmeye başlar. İki kardeşin sürekli Victor hakkında konuşmaya başlamasıysa nihayetinde Grace’e gidecektir ve bu küçük çocukların annelerini sinirlendirecektir.

Grace de bu süre zarfında evin içerisinde çeşitli sesler duymaya başlar. İlk başta mantıklı nedenlere dayatarak çözüm aramak ister. Üst katta dilsiz Lydia’nın ses yapmamasını Bertha’ya açıkladığı şu sahne mesela. Bertha’nın da Lydia’nın yanına yani bahçeye gittiğini görünce Grace’in bu seslerin nasıl çıktığını anlayamamasıyla büyük bir gerilim ve gizem yaşanır.

Grace, Anne’in hayaletlere olan inancının kızında ciddi derecede arttığını görünce bağnazlığından ödün vermeyerek kızına ceza vermeye bir nevi tövbe ettirmeye çalışır. Hayaletlerin asla var olmayacağını, Hristiyanlıkta böyle bir şeyin sözünün dahi geçmediğini çocuklarına anlatır. Gelgelelim Anne bir kere de olsa Victor’ı görmüş ve onunla da konuşmuştur. Bundan ötürü annesine inanmak dahi istemez. Üstüne üstük kardeşine bile anlatmıştır. Bütün bu davranışlar üzerine gitgide psikolojisi altüst olan Grace kızına el kaldırır ve kızını ciddi derecede üzer.

Lydia da Grace’e hayaletlere inanması gerektiğini dolaylı bir şekilde açıklar. İyiden iyiye aklını kaybetmeye başlayan Grace evden çıkıp nefes almaya karar verir. Ama asıl bizi şoke edecek olan bir nokta vardır. Daha öncesinde bahsi geçen Grace’in kocası pat diye belirir. Oysaki Grace çocuklarına babalarının savaşa gittiğini ve ne zaman döneceğini bilmediğinden kocasının öldüğünü düşünmekteydi. Ne var ki kocası birden ortaya çıkıvermişti. Her ne kadar babalarının geldiğine çocuklar sevinse de Grace kocasının yüzündeki asıklığı anlamlandıramaz. Bu somurtkan ve bıkmış tavırlarından ötürü Baba Charles Stewart ertesi gün evinden ayrılır. Bütün bu olaylardan sonraysa Grace hayaletlerle dolu bir şatoda yalnız kalır. Çünkü artık inandığı ve sevdiği ne varsa elinden kayıp gitmiştir.

Ertesi gün evinin bütün perdelerinin çıkarıldığını fark eden Grace, hizmetçilerle birlikte evin her yerinde perdeleri aramaya başlar. Çocuklarını tavan arasında bir odaya kapatan Grace karanlık çökene kadar oda oda çıkarılan perdeleri bulmaya çalışsa da maalesef yaşanacak olaylar onu şoke edecektir. Bu olayları sizlere açıklamak isterdim fakat aşırı spoiler içerdiği için yalnızca tahmin edilemeyecekler şeyleri yaşadıklarını söyleyebilirim.
Hadi gelin filmin inceleme yani spoilerlı kısmına geçiverelim.

The Others Film İncelemesi

Şimdi baştan başlayalım, filmin açılış sahnesinde Grace’in bağırdığını hatırlıyorsunuzdur. Filmi bitirenler Grace’in iki çocuğunu en sonunda da kendini öldürdüğünden dolayı böyle bir hayalet yaşamına geçtiğini anlamışlardır. Bu çığlık sahnesiyse öldüğü ve diğer forma geçtiğini anlayamadan refleks olarak bastığı çığlık. Yani ölmeden önce aklına gelen son görüntüler çocuklarını öldürüp intihar etmiş olduğu görüntülerdi. Akabinde evlerine gelen üç hizmetçi zaten ölmüşlerdi ve Grace’in ölümünden sonra bu şatoda çalışmak istemişlerdi. Evet, bildiğiniz üzere başından beri her şeyi bilen fakat Grace’e açıklamak istemeyip kendi başına öğrenmesini isteyen bu hizmetçiler başta bize korkunç geldiyse bundan dolayıydı. Özellikle şu fotoğraf benim tüylerimi diken diken etmişti. Edmunt Tuttle’ın sürekli gizlemeye çalıştığı üç mezarlık da bundan dolayı saklanıyordu zaten.

Evde zaten gerilim anbean artıyorken Anne’in Victor adındaki “hayalet”i görmesi bizi çok geriyor bir yandan da inandırıyordu. Aslında Victor’ın hayalet değil de Anne’in hayalet olduğunu öğrenmek bizi dehşete düşürmedi değil, yani en azından beni. Hayaleti gören Victor’dı ve ailesine açıklayan da belki de oydu. Grace’in sürekli duyduğu ayak sesleri ve patırtılar anlayacağımız üzere Victor’a aitti. Filmin en korkunç sahnelerinden biriyse Grace’in ölülere ait çekilmiş fotoğrafların oluşuydu. Üzerinde pek fazla durmaya gerek yok sanırım…

Gelelim Baba Charles’a, bu adam bize görünene kadar sağ salimdi, ölmemişti yani. Fakat bize görünmeye başladığı an o da ölmüştü. Ya savaşta ölmüştü ya da intihar etmişti bilemeyiz fakat bildiğimiz tek şey var o da neden bu kadar gergin ve somurtkan gözüktüğü. Nedeni şuydu: Grace’in iki çocuğunu öldürüp ardından intihar ettiğini Charles bir şekilde öğrenmişti ve bundan dolayı Grace’in yanında kalmak istememişti. Gördüğünüz üzere çocuklara sıkı sıkı sarılıyordu fakat Grace’e bu şekilde davranmıyordu. Gitmek zorunda olmasının sebebi de buydu yani.

Evet, gelelim benim için en korkutucu ve akılda kalıcı sahneye… Anne’in gelinlik giyip kuklayla oynadığı işte bu sahne. Anne’in en az 14 defa gördüğü ve annesine onu anlatmaya çalıştığı bu büyücü kadın, en sonunda Grace’e görünmüştü. Gitgide kafayı yediğini düşünmeye başlaması da Grace’i bayağı üzmüştü. Perdelerin inip de çocukların bu şekilde zarar görmesi Grace’in sonunda bir şeyleri anlamaya çalışması için başlangıçtı. Anne ve Nicholas da bu üç hizmetçinin öldüğünü ve nihayetinde kendilerinin de öldürüldüğünü anlaması çok uzun sürmeyecekti. Filmin sonuç kısmıysa gerçekten dehşet vericiydi benim için. Ölüler ile iletişimin kurulduğu bu sahnede yaşlı kadının 3 ölüyü de görüp yaşayan insanlarla konuşması ve ardından bu insanların bu evi terk etmesi…
Bütün hepsi gerçeği öğrendiğinde ve yaşayanlar bu evde gittiğinde Grace için öteki hayat başlamıştı. Ama en önemli şeyse dinine bu kadar bağlı kalmasının Grace’e hiçbir getirisi olmayışını anlamasıydı. Çocuklar artık ışıktan korkmuyor ve zarar görmüyordu. Bir nevi onlar için mutlu yaşayanlar içinse korkutucu travmatik sonu olan yeni bir başlangıçtı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir