İçeriğe geç

Hayao Miyazaki’nin En İyi 5 Filmi

Herkese merhabalar. Normalde anime dizilerini izlemeyi çok seven biriyimdir: One Piece, Castlevania, Attack on Titan, RE:Zero gibi enfes yapımları beğenerek izlemişimdir. Hatta yeni bir animeye başlamaya bazen üşenip eski izlediklerimi tekrar tekrar izlerim. Bunların haricinde kanalımda genel olarak Miyazaki’nin içeriklerini bulmanız mümkün. Hazır bunları tek tek incelemişken ufak bir liste yaparsam izlememiş olanlar varsa izleme fırsatı bulur diye öneri listesi yapmayı mantıklı buldum.

Bu listedekiler izlediklerimden ve yüksek yoğunlukta hatırladıklarımdan oluşuyor, yani öznel bir liste hazırladım. Kimilerine göre çok da başarılı veya güzel olamayabilir fakat Miyazaki’nin yapımlarını bir kez olsun izleme şansı bulan varsa böylesi bir yazar-çizerin dünyasında kötü bir hikâyeye rastlamanın pek de mümkün olmadığını bilirler. Çoğu yapımını izledim, izlemediklerim için de pişmanlık duyduğum için listelerde izlediklerime ağırlık veriyorum.

Hayao Miyazaki’yi tanımayanlarınız varsa, ufak bir benzetme yaparak sizlere açıklamak isterim. Bence kendisi koca Marvel evrenini yaratan Stan Lee’nin yaptığından çok farklı bir iş çıkarmıyor bizlere. Gelgelelim Marvel ufak da olsa fantastik dünyayı gerçek şahsiyetlerle birleştirme ihtiyacı duyar ve bunun için özel bağ kurmak zorunda kalmaz. Hayao Miyazaki’yse kendini bu şekilde şartlamıyor ve fantastik dünyayı alabildiğine içten ve duygu ağırlıklı olarak ele alıyor. Bundan dolayı Marvel bizim her duygumuzu körükleyemezken Hayao Miyazaki en küçük yaştaki izleyicilerine bile şefkat ve iyimser duygularla yaklaşıyor. Üstüne üstlük yetişkinleri bile saf çocuk izleyicisi yerine koyabiliyor. Bundan ötürü onun dünyasında saf ve iyi olan ne varsa yarattığı evrenlerde gezmek o kadar rahat ve izlenesi oluyor.

Miyazaki ile bir kez yolu kesişmiş izleyiciler kendilerini tek bir filmle kısıtlamıyor. Devamını çok merak ettiği için Hayao Miyazaki’nin diğer yapımlarına da merak salıyor ve fantastik evrenler içinde insan kendini kaybolmuş bulabiliyor. Çoğu izleyicilerden gördüğüm kadarıyla Ruhların Kaçışı Miyazaki’yi simgeleyen bir film olarak karşımıza çıkmış. En az bu film kadar başarılı ve dokunaklı filmleri de bulunan böylesi bir adamın neden diğer filmlerini izlemeyelim ki? Benim çok beğendiğim ve tekrar tekrar izlediğim çok yapım var, bunu da sonlara doğru eklerim artık. Hadi gelin, Miyazaki dünyasında neler var, neleri izlemeliyiz, bakalım!

5- Kiki’nin Kurye Servisi

1985 yılında yayınlanan bir romandan uyarlanan 1989 yapımı Küçük Cadı Kiki orijinal adıyla Majo no Takkyūbin (Kiki’nin Kurye Servisi) filmi, Hayao Miyazaki’nin başarılı filmlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. İlk başta bir saat olarak tasarlanan fakat 1 saat 43 dakikalık bir uzunluğuyla bizleri karşılayan film; Ghibli atmosferi ve dokunuşlarıyla görsel şölen izlediğimiz Hayao Miyazaki filmlerinden biri.

13 yaşındaki Kiki bir cadıdır. Cadılık eğitimini tamamlamak için bu yaştaki kızlar ailelerinden uzakta bir şehre giderler. Kiki de uzak ve de kalabalık bir şehre doğru yolculuk yapar.

Küçük kedisi Jiji ile birlikte Kiki gittiği bu yeni yerde soğuk bakışlarla karşılaşıyor. Kendine kalacak bir yer arayan Küçük Kiki, tesadüf eseri bir pastanenin önüne denk geliyor ve orada bekliyor. Osono adındaki kadınla tanışan Kiki fırında çalışan bu kadın sayesinde hem çalışacak bir yer bulur hem de kalacak bir oda.

Osono için Kiki’nin önemiyse küçük kızın cadı olmasından dolayı kurye teslimatını uçarak ve hızlıca yapabilmesinden kaynaklı. Tabii bunun haricinde küçük kıza şefkatle yaklaşan Osono onu adeta anne sevgisiyle kuşatır çünkü kendisi de anne olmaya çok yakındır.

Kiki’nin kurye servisi, Miyazaki’nin küçük kız çocuklarına özgürce yaşayabilecekleri bir hayal dünyası yaratırken aynı ölçüde gerçeklikten esin alıyor. Kiki’nin iyilik yaptıkça iyilik bulması ve cadı güçlerini de iyiliğe kullanmasına bakacak olursak, film için paylaşılan bir iyiliğin etkisinin arttığını görebileceğimiz bir alt düşünceye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

1989’da Japonya’da en çok hasılat yapan filmi ve Japon DVD’si 2001’de en çok satan anime DVD’si olmuştur. Miyazaki’nin sahneleri, teması, atmosferi ve karakterleriyle birlikte bu yapım Miyazaki’nin manzaraları ve genel olarak yerleri ne kadar hoş ve güzel çizdiğini gördük. Kiki’nin yeni yerleşkedeki yerinin adı Koriko. Bunu şu sahnede itfaiyeciden görüyoruz. Miyazaki’nin böyle yerleri harika çizmesindeki ilhamı, 1988’de İrlanda, San Francisco, Lizbon, Paris ve Napoli’ye yaptığı gezilerden kaynaklı olabilir.

4- Prenses Mononoke

1997 yılında çekilen Prenses Mononoke filmi, Hayao Miyazaki’nin kuşkusuz eşsiz yapımlarından biri. Stüdyo Ghibli’nin harika eserlerinden biri olan bu film, izleyicilere derin anlamlı mesajlar veriyor. Bununla birlikte Joe Hisaishi’nin enfes müzikleri eşliğinde izlemesi ayrı bir zevke sahip. Konuyu iki insan arasına sığdırabiliriz: Prenses Mononoke ve Prens Ashitaka arasında geçiyor animemiz. İkisinin tanışma faslı Ashitaka’nın kötülük ve nefret Tanrısı ile savaşırken lanetlenmesinden sonra Ormanın Ruhu’nu aramaya çıkmasıyla gerçekleşiyor.

Film, büyülü ormanın Lady Eboshi tarafından ele geçirilmek için savaş açılması ve bu savaşı önlemek isteyip, orta yol arayan hem insanların hem de hayvanların burada refah içinde yaşaması için uğraş gösteren Ashitaka’nın çabalarını konu ediniyor. Fakat bu orman içinde hayvanlar kabile kabile ayrılıp her ırk kendi canlılarını korumak istemekte, kurt kız olarak anılan Prenses Mononoke’yse kendı ırkıyla birlikte diğer canlılarla iletişim kurarak Lady Eboshi’yi öldürmek istemektedir. Ashitaka’ysa ne insanların zarar görmesini istemekte ne de bu orman içinde yaşamını sürdüren hayvanların. Her ne kadar Prenses Mononoke ve kurtlar insanlardan nefret etseler de Ashitaka’nın iyi niyetini ve istikrarını görmelerinden sonra onun tarafına katılarak Lady Eboshi’nin kötü planlarını önlemeye çalışırlar. Ama Anne kurdun tek isteği Eboshi’nin kellesini kopartmaktır.

Bu filmi basitçe iyi kötü arasında geçen bir çatışmaya indirgeyemeyiz. Doğada savaş her zaman vardır ve önemli olan onun uyumudur. Bu filmde, bu uyumun ortadan kalkması halinde sonuçların nasıl olacağı anlatılıyor. Her karakter bir ev yaratma düşüncesi içinde ve orada yaşamını sürdürmek istiyor. Ama hepsinin çıktığı yolda farklı düşünenler, iyi ya da kötü olanlar, farklı davrananlar da var. Ayrıca film hepsinin kendine ayrılan alanı beğenmeyip açgözlülük yapmanın zararını gösteriyor.

Miyazaki’nin filmleri, sonları genel olarak mutlu bitse de insanı yer yer deşen ve kalbini acıtan sahneleriyle dolu. Evet, mutlu sonda seviniyoruz fakat ondan önce yaşananları izlerken gözümüzün dolduğu anlar da oluyor. E, bunun etkisini senaryo kadar arkada çalan müziklerle de ilgili. Kimi zaman o kadar iyi yerleştirilmiş oluyor ki kâh coşuyor kâh mahvoluyoruz. Joe Hisaishi’nin piyanoyla verdiği harika ambiyans müzikleri izleyeni çok ayrı yerlere götürüyor. Şahsen, filmlerini izledikten sonra tekrar tekrar dinliyorum müzikleri.

3- Komşum Totoro

1988 yılında yayınlanan bu harika anime filmi, daha öncesinde izlediğimiz Miyazaki yapımlarından birazcık farklı. Bunun nedeniyse diğer yapımlarına karşın bu filmde fantastik ögelerin az olduğunu ve daha çok gündelik hayatın içindeki diyalogların ön planda tutulduğunu görmemizden kaynaklı. Filmi izlemeyenler için küçük bir öneride bulunmak istiyorum filmin özetine geçmeden önce. Bu filmde yer alan Mei karakteri, Miyazaki’nin resmen bir çizime ruh üflediğinin kanıtı gibi. O kadar sıcak o kadar yakın geliyor ki bizlere, bu küçük kızı izlerken yaşadığı duyguları çok rahat fark edebiliyor ve onunla heyecanlanabiliyoruz.

Anneleri hastanede yatmakta olan Mei ve Satsuki, üniversitede çalışan profesör babalarıyla birlikte yeni bir eve taşınırlar. Satsuki’nin okula gittiği bir gün Mei, çalıların arasında gizli bir geçit bulur ve bu yolu takip ederek dev hamster benzeri tatlı bir yaratık olan Totoro ile tanışır. Bu sevimli yaratıktan kardeşine bahsettikten sonra iki kız kardeş Totoro’yu tekrar görmek için umutlarını yitirmemeye çalışırlar. İşte o vakit, Ormanın Ruhu bu iki kız kardeşe göz kırpar.

İzlediğim sahnelerin çoğunda harika bir sürükleyicilik hissettim. Henüz filmin başlarında yani ilk beş dakikasında direkt konuya giriyoruz ve izledikçe eğleniyoruz. Diğer filmlerine, yani Ruhların Kaçışı olsun, Yürüyen Şato ya da Prenses Monoke’ye nazaran burada videonun başında da değindiğim gibi gerçeklik ve doğallık ön planda. Totoro’nun ve bazı küçük imgelerin dışında tamamen hayattan kesitler vermişti Miyazaki.

En çok sevdiğim ve posterlerde gözümüze çarpan sahne; yağmur altında kafasındaki bir yaprakla kedi otobüsü bekleyen Totoro ve babasını durakta beklerken uyuyan Mei’yi sırtına alan Satsuki’nin yan yana göründükleri sahneydi. Bu sahne insana çok sıcak ve bir o kadar da bağlayıcı geliyor.

2- Yürüyen Şato

Diana Wynne Jones’un 1986 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmış 2004 yapımı Howl’s Moving Castle, yani Yürüyen Şato; Hayao Miyazaki tarafından yazılıp yönetilen fantastik, macera türünde başarılı bir animedir. Film, daha öncesinde Spirited Away yani Ruhların Kaçışı’nı veya başka bir Hayao Miyazaki yapımı izleyenlerin oldukça saracağı bir konuyu aktarıyor.

Sophie adındaki genç ve kibar bir kızın Howl adındaki yakışıklı ve iyimser bir genç ile tanışmalarından sonra büyüye maruz kalarak yaşlanan ve gönünü Howl’a kaptıran Sophie’yi anlatıyor. Bu büyüyü bozmaya çalışsa da Howl da Sophie’ye aşık olmuştur. Bundan dolayı iki genç aralarındaki ilişkiye vakit bulamıyorlardır, çünkü bir savaş çıkmıştır ve Howl her yerde aranıyordur. Howl’un Yürüyen Şato’sunda gizlenmeye çalışan yaşlı Sophie, gençleşmek ve Howl’un kalbine girmek için çok çaba veriyordur.

Miyazaki’nin büyülü evreninde yer alan bir başka başyapıtı Howl’s Moving Castle, sevgi ve aşk anlamında yoğun bir temayla bizleri karşılayan animesidir. Diğer yapıtlarına karşın biraz daha büyüyü abartarak kocaman bir aşkın içerisine yerleştirmiş olması eleştirilere maruz kalsa da, izleyenler için kaçınılmaz bir romantik-aksiyon türünde bir anime olmuştur.

1- Ruhların Kaçışı

2001 yılında yayınlanan Ruhların kaçışı filmi Hayao Miyazaki’nin çokça sevilen ve konuşulan filmlerinin başında yer alıyor. Miyazaki’nin, bütün yeteneklerini ciddi anlamda kullandığını ve çizim gücünü büyük ustalıkla ekrana yansıttığı filmi diyebiliriz

Chihiro adındaki iyi ve saf bir kız çocuğunu anlatan bu film, küçük kızın yaşadığı olağanüstü olayları bizlere yansıtıyor. Bu küçük kızın çok enteresan bir şekilde ruhların dünyasına giriş yaptığını görürüz. Bu olaysa anne ve babasının yeni evlerine taşınırken farklı bir yola sapmalarıyla gerçekleşiyor.

Saptıkları bu yolda onları bekleyen taptaze ve sıcacık yemekler vardır. Chihiro’nun anne ve babası bu yemeklerin hepsini yer. Ne var ki lanetlenirler. Bu lanetse onları domuza dönüştürür. Küçük kızsa yemek yemediği için herhangi bir dönüşüm geçirmemiştir. Fakat annesi ve babasını nasıl iyileştireceğini bilemiyordur. İşte ona bu konuda yardımcı olacak birçok kişiyle tanışır. Bu kişilerden en özeliyse Haku olacaktır.

Hayao Miyazaki’nin bu enfes 5 yapıtı arasından benim favorim Prenses Mononoke. Çünkü salt doğa ve insan arasındaki çatışmayı çok güzel bir şekilde ele almış usta çizer. Bununla birlikte karakterlerin birbirleri arasındaki diyalogları ve birbirlerine olan tutumları da ayrı övgüyü hak ediyor. Tabii bu film dışında oldukça dokunaklı bir hikâyeye sahip Komşum Totoro da aynı övgüye layık. Özellikle küçük çocukları merceğine alan Komşum Totoro’ysa sıcak ve şefkatli bir anlatımla izleyeni adeta çocuk yerine koyup, saf duygulara hitap ediyor.

Hepsiri birbirinden güzel ve özel bu animeleri izlerken asla sıkılmayacaksınız. İzledikten sonra sizi duygu yoğunluğuna iten bu filmlerden sonra da izleyebileceğiniz birçok Stüdyo Ghibli filmleri de mevcut. Ama bunların haricinde adını çokça duyduğunuz Your Name filmine de bakmanızı tavsiye ederim şimdiden keyifli seyirler.

Herkese merhabalar. Normalde anime izlemeyi çok seven biriyimdir: One Piece, Castlevania, Attack on Titan, Re:Zero gibi enfes yapımları beğenerek izlemişimdir. Hatta yeni bir animeye başlamaya bazen üşenip eski izlediklerimi tekrar tekrar izlerim. Bunların haricinde kanalımda genel olarak Miyazaki’nin içeriklerini bulmanız mümkün. Hazır bunları tek tek incelemişken ufak bir liste yaparsam izlememiş olanlar varsa izleme fırsatı bulur diye öneri listesi yapmayı mantıklı buldum. Bu listedekiler izlediklerimden ve yüksek yoğunlukta hatırladıklarımdan oluşuyor, yani öznel bir liste hazırladım. Kimilerine göre çok da başarılı veya güzel olamayabilir fakat Miyazaki’nin yapımlarını bir kez olsun izleme şansı bulan varsa böylesi bir yazar-çizerin dünyasında kötü bir hikâyeye rastlamanın pek de mümkün olmadığını bilirler. Çoğu yapımını izledim, izlemediklerim için de pişmanlık duyduğum için listelerde izlediklerime ağırlık veriyorum.

0:00 Giriş
02:13 5) Kiki’nin Kurye Servisi
04:08 4) Prenses Mononoke
06:03 3) Komşum Totoro
08:04
2) Yürüyen Şato
09:34 1) Ruhların Kaçışı

Kiki’nin Kurye Servisi | Kiki’s Delivery Service İnceleme:    • Kiki’s Delivery Service  
Komşum Totoro | My Neighbor Totoro İnceleme:    • My Neighbor Totoro
Prenses Mononoke | Princess Mononoke İnceleme:    • Princess Mononoke  
Yürüyen Şato | Howl’s Moving Castle İnceleme:    • Hayao Miyazaki’den Yürüyen Şato

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir